‘Portakal yiyen bir kadından hiçbir zarar gelmez’ diye düşündü adam.
‘Şemsiye taşıyan adam yağmurda bırakmaz’, diye düşündü kadın.
Sonra sessizce, portakal turuncusu güneşin, ufukta, yavaş yavaş, denize batışını izlediler.
Aslında tam birbirleri için yaratılmışlardı.
Ama ne portakal mevsimiydi…
Ne de yağmur yağıyordu…
Küçükken ‘Dünyanın döndüğü’ bilgisini kavrayamıyordum.
Dönmüyorduk hani?
Ayağımızın altındaki yer kımıldamıyordu?
Anlamaya çalıştım.
Kendi etrafımda döndüm.
Döndüm döndüm döndüm…
Sonra durdum.
Başım dönüyordu.
Başımla birlikte, yer de…
“Tamam,” dedim, “Şimdi inandım!”